Asya gezisinin sona ermesiyle Asya izlenimleri de sonra eriyor. Bizim uzakdogu tabir ettigimiz bolgede insanlar genellikle cubukla yemek yiyorlar (Cin, Kore, Japonya, Vietnam vs). Cubukla yemek yiyenlerin disindakiler de elleriyle yemek yiyor (Hindistan, Malezya’nin Malay kismi vs.) . Genellikle catal kullanmayi biliyorlar ve buyuk restoranlarda cubuk yerine catal kasik da talep edilebiliyor. Fakat catalla yemek yemek tamamen bir Bati adeti olarak gorunuyor ve Cin’liler bunu geleneklerine ters olarak degerlendiriyorlar fakat sonucta bir sekilde alismislar. Ama elle yemek yiyenleri kesinlikle ilkel olarak gordukleri kesin. Ben bu durumda Bati’da bazi insanlarin cubukla yemek yemeyi de ilkellik olarak gordugunu soylemedim kendilerine.
Cubuklarda da degisiklikler var. Benim gorebildigim en bariz degisiklik Cin’lilerin tahta cubuk kullanmasi ama Korelilerin metal cubuklarla yemek yemesi. Ustelik ikisi de digerininkini kullanmanin zor ve tercih edilmez oldugunu dusunuyor. Acikcasi Kore cubuklari cok guzel ve parlak. Estetik acidan cok guzel ama bana biraz kaygan geldi. Hatta bir Kore’liden duyduguma gore Sangay universitesinde bir akademisyen uzmanligini cesitli ulkelerdeki cesitli cubuklar uzerine yapmis. Hemen her ulkenin hatta bolgenin cubukla ilgili farkli bir tarafi varmis. O bolgede kullanilan agac, malzemeye gore cubugun malzemesi degisip, kulturune gore rengi, ustundeki sekillerin anlamlari farklilasiyormus. Bu desenler ve renkler konusunda cok fazla bilgi sahibi olamadim.
Bu cubuklarin ayni bizdeki catal bicagin oldugu gibi cok pahali olarak ve set halinde satildigi cok guzel magazalar var. Insanlar birbirlerine hediyelik olarak cubuk seti goturuyorlar. Basta bizim gibi cubuklari sadece Cin lokantalarinda tek kullanimlik gormeye alismis insanlar icin biraz garip bir durum ama dusununce cok mantikli.
Cin’liler misafir agirlamayi cok onemsiyorlar. Restoranlarin herkesin bir arada oturdugu kisimlari oldugu gibi hemen her restoranin dort duvar arasinda ozel oda icinde masalari da oluyor. Is toplantilari ve ozel yemekler icin ideal. Anladigim kadariyla boyle masalarda cok asiri bir fiyat farki olmuyormus fakat genellikle cok sandalye oldugu ve o odaya servis yapan ozel elemanlar bulundugu icin masanin tamamini kapatmak (8-10 kisi kadar) bekleniyormus. Eger onem verdikleri birini yemege cikardilarsa adet olarak yemekler ortaya donen yuvarlak bir masanin uzerine geliyor. Yemekten almak isteyen cubuguyla biraz alip direk agzina goturuyor. Eger insan arzu ederse bir miktar tabagina da almasi makul karsilaniyor. Fakat sonucta herkesin agzina giren cubuklar ortadaki tabaklarin icine defalarca girip cikiyor ve bunun cok saglikli bir yemek yeme sekli oldugunu soylemek epey zor. Ozellikle butun sehirlerde surekli grip duyurulari yapildigi bir zamanda. Gittigimiz bir restoranda yemeklerden birisi epey buyukce (ve lezzetlice) bir balikti. Balik bir sosun icinde hafif yuzer bicimde duruyordu. Herkes baliktan biraz yedikten sonra bir tarafi bitti. Cinlilerden bir tanesi baligin diger tarafini da yiyebilmemiz icin baligi ters cevirdi. Bu arada bize “aslinda Cin adetlerine gore bu sekilde balik ters cevrilmez” dedi. “Hah dedim iste hijyen konusunda bir aciklama gelecek ve bize herkesin agzina giren cubuklar baligin bir tarafina degdigi icin o kisim sosla karissin istenmez falan gibi biseyler diyecek beklentisine girdim. Fakat bunun sebebi eger balik ters cevrilirse onu tutan balikcinin da kayiginin ters cevrilecegine dair inanmis. Bize eger ailesinde balikci olan birisi varsa onun bulundugu ortamda boyle bir harekette bulunmayin diye tavsiye etti. Bu olay Zhejiang eyaletindeki Taizhou kentinde oldugu ve baska bir yerde tekrarlandigini duymadigim icin heryer icin gecerli midir onu bilemiyorum. Zaten Cin o kadar buyuk bir ulke ki cogu bolgesinin diger bolgelerden farkli adetleri var.
Neyse konuya donelim; masada birden cok et cesidi (tavuk, balik dana vesaire) olmasina onem veriyorlar.Yemek herkesin yiyebileceginden daha fazla siparis ediliyor. Burda amac onemli misafiri iyice doyurmak ve “oh cok yedim” dedirtebilmek. Bunu saglayabiliyorlarsa mutlu oluyor. Ayrica bu misafirperverligin bir gostergesi. Malesef bu sekilde epey yemek israfi oluyor. Ogrendigime gore eger restorandan talep edilirse bu yemekleri paket yapabiliyorlarmis fakat beni yemege cikaran hic kimse boyle birseye tenezzul etmedi ve malesef benim bulundugum ortamlarda epey yemek israfi oldu. Yemekleri israf olmasin diye bitirmeye calismak da beyhude bir caba oldu cunku yemek miktarinin azaldigini goren Cinli tanidiklar doymadigimizi dusunup hemen yeni siparis verdiler.
Cince diye bir lisandan tek bir parcaymis gibi bahsetmek cok mantikli degilmis. Birine Cince konusuyor musun demek cok sacma bir soru oluyormus. Epey fazla etnik grubun duzinelerce lisanin bir arada yasadigi bir ulke Cin. Fakat resmi dil olan ve kuzeyde Pekin ve Sangay civarlarinda konusulan dile Mandarin deniliyor. Guneyde Hong Kong civarlarinda konusulan lisana ise Kanton dili (Cantonese) deniyor. Bu ikisi arasinda farki tam olarak anlamam mumkun olmadi. Farklari biraz bizdeki lehceye benziyor olabilir veya Azeri Turkcesiyle Turkiye Turkcesi gibi. Yazilislari ayni diyene de rastladim farkli diyene de. Anladigim kadariyla geleneksel bir Cin alfabesi var (en zor olan) fakat yakin bir zamanda (60larin sonu 70lerin basi gibi) Cin hukumeti isleri biraz kolaylastirmak icin sadelestirilmis Cin alfabesine gecis yapmis, Mandarin konusanlar genelde bu alfabeyi kullaniyorlar. Fakat sizi temin ederim “basitlestirilmis alfabeye” sozde basitlestirilmis demek daha zor, bizim icin gayet zor. Geleneksel alfabeyi anlayabiliyorlar fakat cok akici degiller. Singapur da Cin hukumetine uymus ve sadelestirilmise gecmis. Fakat Tayvan ve Hong Kong’da bu yapilmamis. Simdi aslinda ayni lisani konusuyorlar fakat aksanlari farkli, biri karmasik yaziyor digeri basit. Bu sebeple bir Mandarinle bir Kanton konusan bir araya geldiler mi eger birisinden birisi digerinin agzinda deneyim sahibi degilse, en cabuk ve kolay iletisim Ingilizce ile kurulabiliyormus. Bana bu konuda Belcika’yi hatirlatti biraz Cin.
Sangay Pudong havalimanindan sehrin yakinlarina tek istasyonluk bir manyetik yuksek hiz tren hatti kurulmus. Sehre ulasmanin en pratik ve ucuz yolu bu trene binmek. Gun icinde tren 450 km/saat hiza ulasabiliyor. Malesef benim bindigim saatlerde maksimum hiz 300 km/saatle sinirlandirilmisti ve cok yuksek hizi tecrube etme firsatim olamadi fakat 300 km/saat hiz da epey etkileyici. Insan ozellikle yaninda giden arabalar bakinca farki anlayabiliyor. Bu trenler cok masrafli oldugu icin hatti uzatmayi dusunmuyorlarmis ve hizli tren yapacaklarmis.
Asya’da bulunmak cok guzel bir his. Avrupa’nin donuklugundan, statikliginden cok farkli bir ortami var. Surekli gelisen degisen bir yuzu vardi benim ziyaret ettigim yerlerin. Calisan nufus genelde 25-35 yaslar arasinda degisen genclerden olusuyordu. Bu da yine benim alisik oldugum calisma ortamlarindan cok farkli. Insan dunyanin boyle farkli bir noktasinda insanlarin hirsla ve ozveriyle ulkelerini kalkindirmak icin calistigini gorunce cok seviniyor, onlar adina gurur duyuyor. Ozellikle Cinliler bu seneki en buyuk resmi tatillerini cok buyuk coskuyla kutlamislar. Her kimle konustuysa ulkenin daha iyiye gittigini ve bu gelismenin normal insanlarin gunluk yasam kalitesini de pozitif yonde degistirdigini soyluyorlardi. Evet bazi temel hak ve ozgurlukler konusunda Cin’in daha almasi gereken yol var fakat benim inancim Cin ve halki ekonomik anlamda gelisme gosterdikce diger alanlarda da haklarini isteyecek ve alacaktir. Bunun ilk pariltilari su anda bile gorulebiliyor. Bazi konularda (mesela kirlilik, ev fiyatlarinin yuksekligi vs.) acik acik elestiri yapabilmek ve hukumeti goreve cagirabilmek tolere ediliyor. Hukumet demisken Cinlilerin belki de yonetim sistemlerinden kaynaklanan bir sekilde her lafin icine bir hukumet sokma, her seyi devletten bekleme gibi bir konusma bicimleri var. Mesela “Cin halki hukumete ev fiyatlari cok artti bazilari spekulasyon yapiyor diye sikayet etti, Cin hukumeti geleneksel Cin degerlerini kaybediyoruz diye dusunerek aileyi guclendirmek icin sunu yapti, Cin hukumeti suraya kopru yapilirsa iyi olur dedi” gibi ornekleri sayisi miktarda cogaltmak mumkun. Bu da herhalde merkezi idarenin cok kuvvetli ve hayatin her alaninda soz sahibi olmasindan kaynaklaniyor. 10 gunluk is gezisi sonucunda bu konuda cok derin analizler yapmak amacinda degilim fakat benim bile bu konu dikkatimi epey cekti.
Son olarak kisa bir tarihi bilgi vererek bitirmek istiyor. Hong Kong’un en onemli yerleri Hong Kong adasi ve Kowloon denilen kisim. Buralari afyon savaslari sonucunda Ingilizler kalici olarak elde etmisler. Daha sonra New territories denilen kismi 99 yilligina Cinlilerden kiralamislar. Iste aslinda yanlis bilinen bir gercek Hong Kong’un tamami Cinlilerden kiralanmamis. 1987 yilinda Cin ve Ingiliz hukumetleri tum Hong Kong’un Cin idaresine girmesini saglayan fakat el degistirmeden sonra 50 yil boyunca yasalarda temel bir degisiklige gidilmemesini garanti eden anlasmaya varmislar. Bu anlasmaninin sonucunda 1997 yilinda Hong Kong tamamen Cin’e devredildi. Aslinda Hong Kong adasi ve Kowloon hala Ingiliz idaresinde kalabilirdi ama butun temel ihtiyaclarini Cin’den gideren bu yerlesim birimlerinde eger Cin zorluk cikarirsa hayat epey zor olabilirdi. Iste bu sebepten Margaret Thatcher’in bazi garantiler alarak butun Hong Kong’u Cin’e terkettigi zannediliyor. 1990 yilinda Hong Kong’un kisi basina geliri Ingiltereyi gecti. Boylece tarihte ilk defa bir somurge (ya da koloni), kendisini somuren (ya da kolonilestiren) ulkeden daha zengin hale gelmis oldu.
Boylece Asya serisinin de sonuna gelmis olduk.
No comments:
Post a Comment