Wednesday, August 2, 2017

Dokuz gun arabayla Balkan turu


Dokuz gunluk balkan gezisinde sirasiyla Bulgaristan, Sirbistan, Bosna Hersek, Karadag, Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Yunanistan’dan gecerek Turkiye’ye donus yaptik. Toplam 3500 kilometre arabayla yol gittik. Aslinda biri haric Yugoslavya’dan ayrilmis butun Balkan ulkelerini ziyaret etmis olduk. Bazi ulkelerde mesela Makedonya’dan ve Kosova’dan biraz hizli gecmis olduk ama kisitli da olsa ahkam kesecek kadar bir fikrim oldugunu dusunuyorum.

En sonda soyleyecegimi basta soyleyeyim. Yazin deniz tatillerini Turkiye’de ve hatta Yunanistan’da geciren insanlar icin Ege sahilleri bir cennetmis. Ucuz plajlar, tertemiz masmavi bir deniz, guleryuzlu insanlar ve hizmet anlayisina sahip oldugumuzu gorebilmek icin binlerce kilometre yol yapmak gerekti.

Yollarin durumundan baslarsak, otoyol olmayan kisimlarda gercekten tek serit gidis gelis yollarda araba kullanmak oldukca uzun suruyor ve yer yer tehlikeli olabiliyor. Ulkemizde oldukca fazla bahsi gecen duble yol olayinin aslinda ne guzel bir nimet oldugunu da anlamis bulunduk. Ornek olarak Bosna’nin Ivanica sehriden Karadag’in Tivat sehrine gittik. Yol yaklasik 110 km fakat sinir gecisleri haric 2 saatten fazla suruyor. Sinir kapilarinda da 15-60 dakika arasi tahmin edilemez bir bekleme mutlaka yasaniyor. Hatta Yurtdisinda yasayan Turklerin gelis gidis zamanlarina denk gelen durumlarda bazi kapilarda 5-10 saate varan beklemeler isten bile degil. Bunun icin sinir kapilarini cok iyi arastirmak ve beklenmedik bir sorun cikmasi durumunda alternatif rotalar cizebilmek gerekiyor.

Balkan ulkelerinde insanlar kesinlikle asik suratli. Musteriye genellikle kotu muamele ediliyor. Bu acidan kuzey Avrupa ulkelerini hic aratmiyorlar. Hatta Karadag’da garsonlardan bir tanesi masaya kola sisesini siddetle koyarken siseyi elinden kacirip salata tabagina doktu. Baska bir tanesi de ekmek tabagini uzerime bosaltti. Bunlar genellikle sinirli ve agresif tavirlardan kaynaklaniyor. Hizmet sektorunde boyle kotu muameleye alisik olmayan bizleri epey yadirgatti. Ama burda insanlarin hakkinin verilmesi gereken bir nokta yabanci dille iletisim. Hemen her ulkede Ingilizce ile sorunsuz olarak iletisim kurabildik. Garsonlar, benzinciler, sokakta rastladigimiz insanlar derdini anlatabilecek kadar Ingilizce konusabiliyor. Ulkemizde buyuk bir eksiklik olan bu konuyu cozmusler. Bazi yerlerde konusamadigimiz durumlarda da Turkce iletisim kurabildik. Bu ulkelerin cogunun vizesiz olmasi Turk turistlerin buraya ilgisini arttirmis ve bazi esnaf temel Turkce ogrenmis.

Adriyatik kiyilari genellikle kayalik ve bizim alisik oldugumuz anlamda uzun kumsallar pek yok. O yuzden plajlar oldukca az sayida, sezlonglar semsiyeler yuksek ucretli ve normal plajlarin bazilarinda dus ve temiz tuvalet bulma imkanimiz bile olmadi. Hatta ben 2sezlong + semsiye’nin 100 EUR oldugu Sveti Stefan plajini bile gordukten sonra artik sasirmaz oldum. Ege sahilleri bunlarla kiyaslanamayacak kadar guzel gercekten.

Dubrovnik ve Kotor ve hatta Budva gercekten etkileyici sehirler. Kaleleri gormeye deger. Insan sokaklarinda yururken nasil bu kadar iyi korunduguna hayret ediyor. Hatta sanki aralarda atlilariyla ortacag sovalyeleri cikacakmis gibi bir hisse de kapildim bir an. Bunlari en azindan bir kere gormek mutlaka sart.

Prizren ve Saraybosna ise bizim kulturumuze cok yakin sehirler. Ozellikle Prizren’de Turkce konusarak ve sokaklarinda gezinerek insan sirin bir Turk kasabasinda oldugunu farzedebilir. Pristina’yi gorme firsati olmadi fakat oranin da benzer oldugunu tahmin ediyorum. Uskup ise tamamen farkli bir sehir. Buyuk meydanlar genis caddeler. Meydanlarda ve caddelerde devasa heykellerle tam bir Sovyet mimarisi ornegi sergiliyordu. Hatta sanki komunizm biraz once bitmis ve insanlar sehri daha duzenleyememisler gibi cok farkli bir havasi vardi.

Sinirlarda beklemek surekli para degistirmek biraz sorun yaratiyor. Her yerde kredi karti gecmedigi icin bir kac saat kalinacak bile olsa o ulkenin yerel parasinin gerektigi anlar oluyor. Insan Schengen anlasmasinin ve Euro’nun kiymetini de boylece daha iyi anliyor. Avrupalilar bu sorunu cok iyi cozmusler. Hatta tek tarafli olarak Euro kullanan Karadag ve Kosova da bu anlamda bizi rahat ettirdi. Makedonya otobanlari Euro ve kredi karti da kabul ederek bir kolaylik sagladi. Makedonya, Bosna ve Bulgaristan’da dizel yakit Turkiye’ye ve diger ulkelere gore oldukca ucuz. Buralarda seve seve depolarimizi doldurduk.

Bir ulkeye kara sinirindan giris yapmak o ulke hakkinda ilk izlenimler konusunda cok etkili oluyor. Mesela biz bu seyahat boyunca en cok Arnavutluk ayagindan cekiniyorduk. Bu ulke hakkinda duyduklarimiz genellikle olumsuz seylerdi. Yanimizda cocuklar da oldugu icin guvenlik kaygilariyla bu ulkeden mumkun olan en kisa zamanda gecmeyi ve hemen hic durmamayi kararlastirmistik. Karadag’dan Arnavutluk’a girdigimiz andan itibaren hemen her isikta dilenciler uzerimize adeta saldirdilar. Arabalarin kapilarini acmaya calisip para ve yemek istediler. Guzel bir karsilama olmamisti. Bu ulkede cok fazla oyalanmadan gectik. Ama objektif olarak dusundugumuzde olumsuz birsey yasamadik. Benzin ve kahve icin durdugumuzda Ingilizce bilen saygili insanlarla karsilastik. Hirvatistan’da karsilastigimiz baska bir Turk grubu guneyden Arnavutluk uzerinden gelmisler ve yaklasik bir hafta oralarda dolasmislardi ve hicbir olumsuz durumla karsilasmamislardi. Karadag’da kiraladigimiz dairenin sahibi surekli Tivat cok emniyetlidir hic sorun olmaz hic birsey yasamazsiniz diye surekli tekrarlayinca aslinda olmayan bir korkuyu tetikledi. Karadag’da arabalarimizi surekli guvenligi olan park yerlerine biramaya calistik. Gerci Kotordaki park yerinin gorevlisi gece 11:30 gibi arabanin yanina gittigimizde paydos etmisti ve cami kirilmis gordugumuz tek araba ucretli otoparkin icindeydi ama olsun kafamiz rahatti genelde. Sirbistan’da benzincide durdugumuzda camlari silmek icin yanimiza yaklasan adam camlari super  temizledi. Ben de yanimda sirbistan parasi veya bozuk euro olmadigi icin yaklasik 1 euro tutarinda 4TL verdim bozuk olarak. Ben bunlarla ne yapacagim falan dedi (bu arada camlari silmeye gelen dilenci kilikli adam da ingilizce biliyordu) ama sonucta para paradir deyip aldi.

Uzun araba yolculuklarini cocuklarla yapmanin zor oldugunu dusunenler olabilir. Bununla ilgili olarak cocuklarin yaslarina ve karakterlerine uygun bazi onlemler almak yolculugu iskence olmaktan kurtarabiliyor. Kendi adima bazi onlemlerim soyle oluyor. Oncelikle kucuk cocuklarin yolculukta sorduklari soru ne kadar kaldi ne zaman gelecegiz oluyor. Cocuk buyudukce mesafe ve zaman kavramlari oturdukca telefondaki navigasyondaki bayragi gostermek, kilometre saat bildirmek ise yarayabiliyor ama daha kucuk cocuklar icin bu cok fazla bir anlam ifade etmiyor. 1 saat ile 10 saatin farkini anlayamayabiliyorlar. Bunun icin cocuklarin ilgisini canli tutabilecek bazi seyler var. Oncelikle gidilen veya ulasilacak bazi yerlerle ilgili ilgi uyandirmak ve beklenti yaratmak. Birazdan cok buyuk bir dag, nehir, tunel, gol karsimiza cikacak denebilir mesela. Bak burda at ciftligi varmis veya seker fabrikasi varmis, enerji santrali varmis deyip bunlar anlatilabilir. Sofya’ya vardigimizda size kucuk bir hediyem olacak deyip onceden paketlenmis kucuk bir hediye de verilebilir. En son olarak da benim icadim olan soyle bir yontem var. Diyelim gidilecek mesafe 500 km. Her 50kmyi temsil eden ufak kagitlar/kartlar hazirlanir  yani toplam 20 adet kart/kagit parcasi. Cocuga bu elimdeki butun kartlari sana verdigimde varmis olacagiz denir. Her 50kmde bir cocuga bir kart verilir. Cocuk da boylece yolculugu kafasinda biraz daha iyi canlandirabilir. Tabi bunlar benim kizlarda ise yarayan yontemler oldu. Her cocuk farkli oldugu icin baska yontemler bulmak gerekebilir. Bu son seyahatte en cok isimize yarayan Netflixten offline olarak yaslarina uygun cizgi film ve filmleri indirmeleri ve yolculukta onu seyretmeleri oldu. Bu ozellik gercekten ise yariyor. Bizde cocuklar icin tek tablet oldugu icin internetten ucuz fiyata alinabilecek bir ses paylastirici iki kulakliktan ayni filmi seyretmelerini sagladik.  Boylece birbirleriyle anlasip ortak olarak neyi seyretmek istediklerine de karar vermek zorunda kaldilar. Iki aile gittigimiz icin ara sira buyuk cocuklari bir arabada kucuk cocuklari diger arabada toplamak da ise yaradi. Bu olaya benim kucuk kizim degis tokus yapiyoruz diye isim bile koymustu. Bu onlemlerle cocuklar yolculukta cok zorlanmadi.

Son olarak soyle bitireyim, Balkan turu yapmak isteyenlere su tavsiyem olur. Bence plajli denizli yaz tatili olarak tercih edilecek yerler degil. Ozellikle Sonbahar veya Ilkbaharda sehir turu yapip belli basil sehirlerde birer ikiser gun gecirecek sekilde dusunulurse daha guzel bir ziyaret olur. Dubrovnik ve Kotor mutlaka gorulmesi gereken yerler. Ben yillardir hayalini kurdugum bu turu sonunda yaparak merak ettigim bircok yeri gormus oldum. Aslinda arabayla bile oldukca rahat bir sekilde ulasilabilecek bu ulkeleri gorup gezmekte ve cocuklarimiza gostermekte hem tarihimizi hatirlamak hem de bugunku yakin dunyamizi tanimak acisindan cok buyuk faydalar goruyorum.

No comments: