Friday, October 2, 2009

Kisa Kisa

asagidakiler aklima gelenler. kisa kisa...

**************************

Sagduyunun vidyosu

Facebook'ta biliyorsunuz insanlar bir suredir begendikleri herseyi cok daha kolayca paylasabiliyorlar. Ozellikle youtube'da gordukleri bazi vidyolari bir kac tusa basarak butun dunyaya ilan ediyorlar. Begeniler, ilginc gelenler kisacasi insanin nerde durduguna dair cok enteresan bilgiler verebiliyor bu kisa vidyolar. Kendim de sahsen ara sira bu yolu seciyorum. En azindan tanidiklarimla kendi capimda benden birseyler sunuyormusum gibi hissediyorum.

Bu paylasilan vidyolarin icinde cok ilginc olanlari da var. Ozellikle listemde bulunan kisilerden hassasiyetlerine yonelik vidyolar cok ilginc geliyor. Ozellikle "milliyetci, Turk'cu, ulusalci" konulu paylasilanlar cok tutkulu hazirlanan vidyolar oluyor. Bol bol Turk bayragi Osmanli imgeleri ve gaza getirici muzik esliginde gerek guncel olaylara gerekse ABD, Amerika, Yahudiler, Kurtler, Ermeniler vs.vs gibi kisilerin ulkemiz uzerindeki korkunc emellerine tepki gosteriliyor. Paylasilan fikirlere ve ifade edilen goruslere %99 oraninda karsi ciksam da oncelikle bayrak ve milliyetci soylem esliginde gaza getirebilme potansiyelleri oldugunu gormek cok kolay. Ayrica harcanan emek ve caba sadece ucuk fikirlerin bir araya toplanmasina degil, onu guzel bir sekilde sunacak teknolojik emege de ayriliyor. Yani insan boyle tutkuyla ulkesinin savunan vidyolari gorunce "vay, amma ugrasmislar demekten kendini alamiyor".

Fakat olay burda tikaniyor. Boyle karsi oldugum bir vidyo'yu seyrettikten sonra bende de sagduyunun sesi olan, insanlara benim gorusume uygun olan birseyler anlatma ihtiyaci hissediyorum. Bunu kendim yapmayacak kadar usengecim malesef, yapilmisini da bulamiyorum. Katilmadigim fikirlerin yayilmasini sessizce seyrediyorum.

*********************************

10 yil once 10 yil sonra

Zaman yolculugu mumkun olsaydi neler olurdu konulu o kadar cok film cekildi ve insanlara o kadar cok bunun edebiyati yapildi ki, biraz film seyretmis biraz kitap okumus herkes hayatinin en azindan bir anini acaba ben ne yapardim diye dusunmekle gecirdi. Dogal olarak ben de bu gruba dahilim. Benim bu konudaki fantazim acaba 10 sene 20 sene onceki kendimle karsilassaydim ona ne soylerdim, ne tavsiye ederdim noktasinda yogunlasiyor daha cok. Evet cok bariz seyler var mesela butun spor musabakalarinin sonuclarinin yazili oldugu almanak verip bahis oyunlarindan zengin olmasini saglayabilirdim (tamam bu blogdaki ilk ve son film gondermesiydi bu) . Eger boyle direk para kazancina yonelecek tavsiyeleri bir kenara birakirsak, herhalde simdi ki benim 10 sene onceki bana cok fazla soyleyecegi sey olurdu. Kimlerler arkadaslik yapmam gerektigi, neye ne kadar vakit harcamam gerektigi, neye onem verip neyi dikkate almamam gerektigi konusunda kendime cok fazla yol gosterebilirdim ve faydali olurdum diye dusunuyorum. Insan zaten yasanmisin ve gecmisin uzerine cok guzel yorum yapabiliyor, soyle olsaydim boyle olurdum demek cok kolay. "Bana bak" derdim 21 yasindaki kendime, "uzuldugune degmez zaten bu isin degeri bu, birak kendini paralama". Ne de faydali olurdum kendime.

Aslinda isler boyle yurumuyor. Insan icinde bulundugu anda bir seylere fazlasiyla inaniyor, benimsiyor. Dogrusu, gercegi bunlar oluyor. Simdi ben bu sekilde olmus giderken, karsima 41 yasindaki ben ciksa ve bana "su anda inandiklarin yanlis bak soyledir boyledir" dese. Ne anlatiyor bu adam ya kesin deli der gecerim. Ayni sekilde eminim ki 21 yasindaki ben de su anda ki bana "hadi yuru be, bak kendi isine diyecekti"

***************************

Hepimiz calisirken veya bir yere e-mail gonderirken mailin altina unvan yazmak zorunda kaliyoruz. Ozellikle butun calisanlarin birbirini tanimasinin mumkun olamayacagi kadar buyuk ve dunyanin bir kac bolgesine yayilmis sirketler bu unvan meselesi cok daha onemli hale geliyor. Eger kisi birdenbire hic tanimadigi birisinden bir mesaj aldiysa oncelikle bu kimdir, necidir unvani nedir, bana gore hiyerarsinin neresindedir sorularinin cevabini ariyor. Verilecek cevaplar da buna bagli oluyor tabi ki. O yuzden unvan cok onemli ve bir cok insan cok acik bicimde yaziyor mesajlarinin altina unvanlarini.

Ozellikle yuksek bir mevkide oldugunu belli etmesi gereken ve bunu isteyen kisilerin unvanlarina epey onem gostermesi gerekiyor. Hatta hemen her kademedeki kisi bir unvan sahibi oldugunda bunu hemen mesajlarin sonuna eklemeye basliyor.

Bu unvan enflasyonun iki tane istisnai durumu var. Birincisi unvan olarak yazacak bir sey bulamayanlar, bunlar zaten acik yazacak bir sey olmadigi icin unvan kismi bos. Ikinci grup ise sirketlerin en tepe yoneticileri konumunda olanlar. Bunlar da o kadar ust duzey yoneticiler ki herkesin bir sekilde bunlari taniyor olmasi gerekiyor ve unvan yazmak gereksiz hale geliyor.

O zaman dikkat; eger bir mesaj unvansiz geldiyse cok ust duzeyden birisiyle muhatap oluyor olma ihtimaliniz cok yuksek.

***************************

Titres-service

Belcika'da kayit disi calismanin onune gecmek icin uygulanan bir sistemden bahsetmek istiyorum. Buralarda asgari ucret, sigorta vs gibi masraflar cok yuksek oldugu icin bir kisiyi bir saat calistirmak yasal yollardan yapildiginda saatbasi yaklasik 20-22 Euroya maloluyor. Tabi ki calisanlarin eline bu paranin tamami gecmiyor. Hatta bunun cok kucuk bir kismi olan 7-8 Euro kadarlik bir kismi geciyor. Bu fark muthis bir kayit disi potansiyeli ortaya cikariyor. Soyle dusunun piyasada yasal olarak calisma izni bulunmayan ama saat basi 7-8 Euro almayi kabul edecek bir cok insan olabiliyor. Buna karsilik bir cok kisi de 20 euro verecegine kacak yoldan 8 euro vererek adam calistirmayi hakli olarak cok daha mantikli buluyor. Acikcasi sirketlerde veya magazalarda bunu yapmak cok daha zor oldugu icin isverenlerin bir cogu bundan kaciniyor. Fakat bu potansiyel en cok ev islerinde kullaniliyor. Insanlar evlerine temizlik, utu vs gibi gelen yardimci kisilere el altinda para vermeyi cok daha kolay goruyorlar.

Iste devlet bunun onune gecmek icin bir sistem kurmus. Buna gore evinde bir kisi calistirmak isteyen kisi saati 7,5 euro olarak hesaplanan servis ceklerinden satin aliyor. Daha sonra evinde calistirdigi kisilere bu cekleri veriyor. Bu kisiler de devlete bu cekleri iade ettiklerinde devlet onlarin asgari ucretten olan farkini kapatiyor ve isci hem vergisini vermis oluyor, hem kacak calismiyor ve kayit disinin onune geciliyor. Gercekte devletin kasasindan bir cikis olmuyor. Devlet asgari ucretten alacak oldugu verginin buyuk kismindan feragat etmis gibi gozukuyor fakat tabii ki devlet zaten hic tespit edemeyecegi bir geliri kayit altina almis oluyor ve bunu cok cuzi bir gelire donusturmus oluyor. Calisanlar ve isverenler hem sigortali, hem guvenilir hem de yasal bir isleyisin parcasi oluyorlar. Bu sistem epey yaygin durumda Belcika'da. Su anda servis cekleri sadece ev isleri ve hasta bakiminda kullanilabiliyor.


********************

No comments: