Dokuz gunluk balkan gezisinde sirasiyla Bulgaristan,
Sirbistan, Bosna Hersek, Karadag, Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Yunanistan’dan
gecerek Turkiye’ye donus yaptik. Toplam 3500 kilometre arabayla yol gittik. Aslinda
biri haric Yugoslavya’dan ayrilmis butun Balkan ulkelerini ziyaret etmis olduk.
Bazi ulkelerde mesela Makedonya’dan ve Kosova’dan biraz hizli gecmis olduk ama kisitli
da olsa ahkam kesecek kadar bir fikrim oldugunu dusunuyorum.
En sonda soyleyecegimi basta soyleyeyim. Yazin deniz
tatillerini Turkiye’de ve hatta Yunanistan’da geciren insanlar icin Ege
sahilleri bir cennetmis. Ucuz plajlar, tertemiz masmavi bir deniz, guleryuzlu
insanlar ve hizmet anlayisina sahip oldugumuzu gorebilmek icin binlerce kilometre
yol yapmak gerekti.
Yollarin durumundan baslarsak, otoyol olmayan kisimlarda
gercekten tek serit gidis gelis yollarda araba kullanmak oldukca uzun suruyor
ve yer yer tehlikeli olabiliyor. Ulkemizde oldukca fazla bahsi gecen duble yol
olayinin aslinda ne guzel bir nimet oldugunu da anlamis bulunduk. Ornek olarak
Bosna’nin Ivanica sehriden Karadag’in Tivat sehrine gittik. Yol yaklasik 110 km
fakat sinir gecisleri haric 2 saatten fazla suruyor. Sinir kapilarinda da 15-60
dakika arasi tahmin edilemez bir bekleme mutlaka yasaniyor. Hatta Yurtdisinda
yasayan Turklerin gelis gidis zamanlarina denk gelen durumlarda bazi kapilarda
5-10 saate varan beklemeler isten bile degil. Bunun icin sinir kapilarini cok
iyi arastirmak ve beklenmedik bir sorun cikmasi durumunda alternatif rotalar
cizebilmek gerekiyor.
Balkan ulkelerinde insanlar kesinlikle asik suratli.
Musteriye genellikle kotu muamele ediliyor. Bu acidan kuzey Avrupa ulkelerini hic
aratmiyorlar. Hatta Karadag’da garsonlardan bir tanesi masaya kola sisesini
siddetle koyarken siseyi elinden kacirip salata tabagina doktu. Baska bir
tanesi de ekmek tabagini uzerime bosaltti. Bunlar genellikle sinirli ve agresif
tavirlardan kaynaklaniyor. Hizmet sektorunde boyle kotu muameleye alisik
olmayan bizleri epey yadirgatti. Ama burda insanlarin hakkinin verilmesi gereken
bir nokta yabanci dille iletisim. Hemen her ulkede Ingilizce ile sorunsuz
olarak iletisim kurabildik. Garsonlar, benzinciler, sokakta rastladigimiz
insanlar derdini anlatabilecek kadar Ingilizce konusabiliyor. Ulkemizde buyuk
bir eksiklik olan bu konuyu cozmusler. Bazi yerlerde konusamadigimiz durumlarda
da Turkce iletisim kurabildik. Bu ulkelerin cogunun vizesiz olmasi Turk
turistlerin buraya ilgisini arttirmis ve bazi esnaf temel Turkce ogrenmis.
Adriyatik kiyilari genellikle kayalik ve bizim alisik
oldugumuz anlamda uzun kumsallar pek yok. O yuzden plajlar oldukca az sayida,
sezlonglar semsiyeler yuksek ucretli ve normal plajlarin bazilarinda dus ve
temiz tuvalet bulma imkanimiz bile olmadi. Hatta ben 2sezlong + semsiye’nin 100
EUR oldugu Sveti Stefan plajini bile gordukten sonra artik sasirmaz oldum. Ege
sahilleri bunlarla kiyaslanamayacak kadar guzel gercekten.
Dubrovnik ve Kotor ve hatta Budva gercekten etkileyici
sehirler. Kaleleri gormeye deger. Insan sokaklarinda yururken nasil bu kadar
iyi korunduguna hayret ediyor. Hatta sanki aralarda atlilariyla ortacag sovalyeleri
cikacakmis gibi bir hisse de kapildim bir an. Bunlari en azindan bir kere
gormek mutlaka sart.
Prizren ve Saraybosna ise bizim kulturumuze cok yakin
sehirler. Ozellikle Prizren’de Turkce konusarak ve sokaklarinda gezinerek insan
sirin bir Turk kasabasinda oldugunu farzedebilir. Pristina’yi gorme firsati
olmadi fakat oranin da benzer oldugunu tahmin ediyorum. Uskup ise tamamen
farkli bir sehir. Buyuk meydanlar genis caddeler. Meydanlarda ve caddelerde
devasa heykellerle tam bir Sovyet mimarisi ornegi sergiliyordu. Hatta sanki
komunizm biraz once bitmis ve insanlar sehri daha duzenleyememisler gibi cok
farkli bir havasi vardi.
Sinirlarda beklemek surekli para degistirmek biraz sorun
yaratiyor. Her yerde kredi karti gecmedigi icin bir kac saat kalinacak bile
olsa o ulkenin yerel parasinin gerektigi anlar oluyor. Insan Schengen
anlasmasinin ve Euro’nun kiymetini de boylece daha iyi anliyor. Avrupalilar bu
sorunu cok iyi cozmusler. Hatta tek tarafli olarak Euro kullanan Karadag ve
Kosova da bu anlamda bizi rahat ettirdi. Makedonya otobanlari Euro ve kredi
karti da kabul ederek bir kolaylik sagladi. Makedonya, Bosna ve Bulgaristan’da
dizel yakit Turkiye’ye ve diger ulkelere gore oldukca ucuz. Buralarda seve seve
depolarimizi doldurduk.
Bir ulkeye kara sinirindan giris yapmak o ulke hakkinda ilk
izlenimler konusunda cok etkili oluyor. Mesela biz bu seyahat boyunca en cok
Arnavutluk ayagindan cekiniyorduk. Bu ulke hakkinda duyduklarimiz genellikle
olumsuz seylerdi. Yanimizda cocuklar da oldugu icin guvenlik kaygilariyla bu
ulkeden mumkun olan en kisa zamanda gecmeyi ve hemen hic durmamayi
kararlastirmistik. Karadag’dan Arnavutluk’a girdigimiz andan itibaren hemen her
isikta dilenciler uzerimize adeta saldirdilar. Arabalarin kapilarini acmaya
calisip para ve yemek istediler. Guzel bir karsilama olmamisti. Bu ulkede cok
fazla oyalanmadan gectik. Ama objektif olarak dusundugumuzde olumsuz birsey
yasamadik. Benzin ve kahve icin durdugumuzda Ingilizce bilen saygili insanlarla
karsilastik. Hirvatistan’da karsilastigimiz baska bir Turk grubu guneyden
Arnavutluk uzerinden gelmisler ve yaklasik bir hafta oralarda dolasmislardi ve
hicbir olumsuz durumla karsilasmamislardi. Karadag’da kiraladigimiz dairenin
sahibi surekli Tivat cok emniyetlidir hic sorun olmaz hic birsey yasamazsiniz
diye surekli tekrarlayinca aslinda olmayan bir korkuyu tetikledi. Karadag’da
arabalarimizi surekli guvenligi olan park yerlerine biramaya calistik. Gerci
Kotordaki park yerinin gorevlisi gece 11:30 gibi arabanin yanina gittigimizde
paydos etmisti ve cami kirilmis gordugumuz tek araba ucretli otoparkin
icindeydi ama olsun kafamiz rahatti genelde. Sirbistan’da benzincide
durdugumuzda camlari silmek icin yanimiza yaklasan adam camlari super temizledi. Ben de yanimda sirbistan parasi
veya bozuk euro olmadigi icin yaklasik 1 euro tutarinda 4TL verdim bozuk
olarak. Ben bunlarla ne yapacagim falan dedi (bu arada camlari silmeye gelen
dilenci kilikli adam da ingilizce biliyordu) ama sonucta para paradir deyip
aldi.
Uzun araba yolculuklarini cocuklarla yapmanin zor oldugunu
dusunenler olabilir. Bununla ilgili olarak cocuklarin yaslarina ve
karakterlerine uygun bazi onlemler almak yolculugu iskence olmaktan
kurtarabiliyor. Kendi adima bazi onlemlerim soyle oluyor. Oncelikle kucuk
cocuklarin yolculukta sorduklari soru ne kadar kaldi ne zaman gelecegiz oluyor.
Cocuk buyudukce mesafe ve zaman kavramlari oturdukca telefondaki navigasyondaki
bayragi gostermek, kilometre saat bildirmek ise yarayabiliyor ama daha kucuk
cocuklar icin bu cok fazla bir anlam ifade etmiyor. 1 saat ile 10 saatin
farkini anlayamayabiliyorlar. Bunun icin cocuklarin ilgisini canli tutabilecek
bazi seyler var. Oncelikle gidilen veya ulasilacak bazi yerlerle ilgili ilgi
uyandirmak ve beklenti yaratmak. Birazdan cok buyuk bir dag, nehir, tunel, gol
karsimiza cikacak denebilir mesela. Bak burda at ciftligi varmis veya seker
fabrikasi varmis, enerji santrali varmis deyip bunlar anlatilabilir. Sofya’ya
vardigimizda size kucuk bir hediyem olacak deyip onceden paketlenmis kucuk bir
hediye de verilebilir. En son olarak da benim icadim olan soyle bir yontem var.
Diyelim gidilecek mesafe 500 km. Her 50kmyi temsil eden ufak kagitlar/kartlar
hazirlanir yani toplam 20 adet
kart/kagit parcasi. Cocuga bu elimdeki butun kartlari sana verdigimde varmis
olacagiz denir. Her 50kmde bir cocuga bir kart verilir. Cocuk da boylece
yolculugu kafasinda biraz daha iyi canlandirabilir. Tabi bunlar benim kizlarda
ise yarayan yontemler oldu. Her cocuk farkli oldugu icin baska yontemler bulmak
gerekebilir. Bu son seyahatte en cok isimize yarayan Netflixten offline olarak
yaslarina uygun cizgi film ve filmleri indirmeleri ve yolculukta onu
seyretmeleri oldu. Bu ozellik gercekten ise yariyor. Bizde cocuklar icin tek
tablet oldugu icin internetten ucuz fiyata alinabilecek bir ses paylastirici iki
kulakliktan ayni filmi seyretmelerini sagladik.
Boylece birbirleriyle anlasip ortak olarak neyi seyretmek istediklerine
de karar vermek zorunda kaldilar. Iki aile gittigimiz icin ara sira buyuk
cocuklari bir arabada kucuk cocuklari diger arabada toplamak da ise yaradi. Bu
olaya benim kucuk kizim degis tokus yapiyoruz diye isim bile koymustu. Bu
onlemlerle cocuklar yolculukta cok zorlanmadi.
Son olarak soyle bitireyim, Balkan turu yapmak isteyenlere
su tavsiyem olur. Bence plajli denizli yaz tatili olarak tercih edilecek yerler
degil. Ozellikle Sonbahar veya Ilkbaharda sehir turu yapip belli basil sehirlerde
birer ikiser gun gecirecek sekilde dusunulurse daha guzel bir ziyaret olur. Dubrovnik
ve Kotor mutlaka gorulmesi gereken yerler. Ben yillardir hayalini kurdugum bu
turu sonunda yaparak merak ettigim bircok yeri gormus oldum. Aslinda arabayla
bile oldukca rahat bir sekilde ulasilabilecek bu ulkeleri gorup gezmekte ve
cocuklarimiza gostermekte hem tarihimizi hatirlamak hem de bugunku yakin
dunyamizi tanimak acisindan cok buyuk faydalar goruyorum.