Ingilizce ogrenmeye basladigim ilk zamanlarda surekli kafami kurcalayan ama daha sonra uzerinde cok fazla dusunmedigim bir olay vardi. Klasik konusmalarda insanlar birbirlerine "How are you?" diye sorduklarinda cevaplar bazen "fine, thanks for asking" diye geliyordu. Acaba neden birisi nasil oldugunu soruyor diye tesekkur ediyordu Ingilizce kitabinda bana lisan ogretmeye calisan karikatur adamlar?
Aradan yillar gecti buyudum adam oldum, yurtdisina tasindim. Is icabi Ingilizce konusulan ortamlarda yillar yillari kovaladi. Bu diyarlarda sunu gordum ki; kimse kimseye (bir sekilde mecbur kalmadikca), how are you diye bile sormuyor. Kibarliktan veya ayni isyerinde calismanin getirdigi zorunluluktan sorulan how are you lari bunlara dahil etmiyorum zaten oyle gelen how are you lara insan basitce fine and you diyor. Benim eksikligini hissettigim, gercekten durumumu merak ederek, benimle ilgilendigini hissettigim how are you ya hic rastlamadigimi bu aksam farkettim. Cuma gunu hasta oldugumu bilen bir is arkadasim, bugun cep telefonundan mesaj gondererek nasil oldugumu sordu. Cok garip bir duyguydu bu buralarda yasamaya alisik olmadigim. Evet hemen "fine" diye cevap verdim ve cok fazla hissederek ve icimden gelerek devam ettim mesaja; "thanks for asking!"
Pozitif bati toplumunda bir baska ozelligi de sebep-sonuc iliskisinin herseyin onunde olmasi belki de. Galiba eksi sozlukte okudugum yazilardan birisiydi. Dogulu bir dilenci gordugu zaman "vah vah yazik, kader kurbani diyerek, ya bir kac kurus para verir veya bir hayir duasi eder", batili is "demekki bu adam calismamis, tembellik etmis boyle bir hayat tarzini tercih etmis"gibi bir dusunceye girebilir para verebilir veya vermeyebilir yaziyordu. Calisma arkadaslarimizdan bir kiz, bilgisayar hatasi sebebiyle, saatlerce uzerinde calistigi bir raporu kaybetmisti, epey morali bozuktu. Bu yuzden ben de kendisinden ogrenebilecegim bilgileri bilen baska bir kisiyi aradim. Bu adam bana "neden bunlari bana soruyorsun ben (kiza) anlatmistim"dedi. Bunun uzerine ben kendisine kizin moralinin biraz bozuk oldugunu raporu kaydetmedigi icin (save etmek) konusmak icin cok iyi bir durumda olmadigini anlattim. Aldigim cevap cok netti "bilgisayarla calisan herkesin bilmesi gereken birsey dosyalarin 10-15 dakikada bir hafizaya kaydedilmesidir, eger bunu yapmadiysa tek kizmasi gereken kendisi". O ana kadar "yazik olmus kiza vah vah" diye dusunen benim tam aksi bir dusunce tarziydi bu.
Saturday, April 5, 2008
Subscribe to:
Posts (Atom)